02 Mayıs 2024 - Perşembe

Şu anda buradasınız: / Kürt Açılımına Yargının Darbesi
Kürt Açılımına Yargının Darbesi

Kürt Açılımına Yargının Darbesi AHMET MERSU

Demokratik açılım paketinin inkıtaya uğramasını isteyen güçler elbirliği edercesine ortak davranışlar sergilemektedirler. Toplum karşı karşıya getirilmekte ve ırkçı ve şovenist duygular beslenmektedir. Askeri darbelerin bittiğini ve bundan sonra yargı darbelerinin başladığını yazmıştık. Bu süreci uzun bir dönemdir hep beraber müşahede etmekteyiz. Beklendiği gibi Demokratik Toplum Partisi kapatıldı. Türkiye’de yargı çalışanlarının zihniyeti zaten biliniyordu. Hükümete karşı hareket halinde olan yargı, açılımı baltalamanın en iyi yolunun bu olduğunu bilmekteydi.

Birçok hukukçu mevcut yasa çerçevesinde bunun kaçınılmaz olduğunu savunmaktadır. Fakat bunların görmek istemedikleri şey İşçi Partisi lideri şuan Ergenekon terör örgütünden dolayı tutuklu bulunmaktadır. Yine CHP’nin lideri Baykal’ın birçok konuşmasında bu Ergenekon terör örgütünü savunmakta ve onun avukatlığını savunmakta ve örgütle kendi aralarındaki bağı koparmamaktadır. Ama aynı savcı bunları görmezden gelebilmektedir. Bu da yargının ne kadar siyasallaştığını göstermektedir.

Açılım, Kemalist ideolojiyi, elit zümrenin çıkarlarıyla hercümerç etmeyi çok iyi başarmış olanların kabul edeceği bir durum değildir. Çünkü bu ideolojinin farklılıklara tahammülü olmaz olamaz da. Kapatma kararı, toplum içinde normal olarak karşılanmaktadır. Bunların vereceği karar, dışarıdan yoğun bir baskı söz konusu değilse, köydeki Mehmet amcanın da bilebileceği basitlikte bir karar olacağı kesindir. Diğer taraftan çözümü şiddette arayan PKK’nın işine de gelmektedir kapatma kararı. Sokaktaki şiddetini meşru göstermek için bir mağduriyetin olması gerekir. Böylece “bizim siyaset yoluyla çözüm arayışlarımızı engelliyorsunuz” mağduriyetine sığınabilsinler.

Anayasa Mahkemesi, DTP’yi kapatarak, “Şahinler”e destek çıkmıştır. Çünkü DTP’in politikacıları yaptıkları konuşmalar ve yaklaşımlar çerçevesinde “Güvercinler” ve “Şahinler” olarak ikiye bölünmüşler. Olayları sağduyulu ve toplumu germeyen konuşmalar ve beyanlarda bulunanlara “Güvercinler”, olayların üzerine gidip, iktidarı sürekli şiddetle tehdit eden “Şahinler”.  Yargı tüm bunları bir kefeye koydu. Salladıkça salladı ve önüne gelen en büyük taşa vurarak tuz buz etti. Bunlardan bundan başka bir şey beklenemezdi de…

Anayasa Mahkemesi, güvercinlerin başını çeken Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’a beş yıl siyasi yasak getirerek PKK’ın yanında yer aldığını göstermiştir. Savcının tutumu da bu yönde olmalıdır ki, yeni iddianame hazırlama gereği duymamıştır. Çünkü onun için açılımın olmaması için Emine Ayna gibi şahinlere gerek duyulmaktadır.

Yargı bu kararıyla şiddetin yanında yer aldı. Toplumsal uzlaşmanın karşısında durdu. Her ne kadar yasalar bunu gerektiriyor deseler de, gerçek bu… Toplumsal uzlaşı çıkarları zedelemektedir. Toplumsal barışın olduğu yerde bu derin güçler istedikleri şekilde atlarını koşturamayacaklardır.
DTP’nin tabanının PKK tabanıyla aynı olduğu gerçeği her zaman var olmuştu ve var olmaya devam edecektir. Daha öncede DEP ve HADEP’de kapatılmıştı. O gerçek o zamanda vardı. Bu partiler kurulurken zaten bu tabana dayanarak varlığını ortaya koymaktadır. “O zaman buna müsaade etmesinler” demezler mi?

Yasal zeminde insanların mücadele etmeleri ve hak aramaları neden yasaklansın? Ama ülkenin gerçeği, sürekli haklı mücadelelerin karşısında olmak şeklinde var olmuştur. Haklar gasp edilerek, insanlar şiddete doğru iteklenmiştir. Öyleyse yasal zeminde mücadelelerinin önü alındığında bu insanları dağa iten zihniyeti sorgulamak gerekir. Rejimin kodları üzerinde oynayarak tekdüze bir mantığın iflas ettiğini insanlara anlatmak gerekir. Farklılıkları ders kitaplarına alarak, bunun fiziksel farklardan ayrı olduğunu eğitimcilere anlatmak gerekir. Yöneticilerin kültür ve dil farklarını içselleştirmesi gerekir. Bütün bunlar gerçekleşmediği müddetçe açılımdan çok şey beklenmemelidir.
 
DTP’nin kapatılması şunu göstermiştir: İktidar açılımdan önce yasal açılımlar yapmak zorundadır. Yapılacak yasal açılımlarla yargıçların Kemalist ve ulusalcı önyargılarının önü alınabilmelidir. Bu toplumun çimentosu olan İslam sürekli iç düşman telaki edilerek rejim ayakta tutulmaya çalışılmıştır. Şovenist duygularla kardeşleri birbirlerinden ayırmayı büyük oranda başardıklarını görebilmekteyiz. Olayları değerlendirirken ya sistemin yanında ya da PKK’ın yanında gösterecek konuşmalar yapmaktayız.

İnananların açılıma en ciddi katkılarının olacağı bugünde konuşmamaları ise, bizim bu konudaki yetersizliğimizin kanıtı olsa gerektir. Haklar noktasında Müslümanların beşeri rejimler gibi düşünmeleri için bir neden yoktur. Diğer müslüman kardeşlerin dillerini ve kültürlerini tüm yönleriyle yaşayabileceklerini savunmamız gerekirken, çoğu noktada rejimle aynı düşünmeye başladığımızı ne yazık ki görebilmekteyiz. 

Açılım politikasının birçok eksiğinin olduğunu ve bunların giderilmesi gerektiğini, müslüman Kürt kardeşlerimize kendi dillerini her alanda kullanabilecekleri ve baskıya maruz bırakılmamaları için yasal zeminin biran önce hazırlanması için iktidara baskı yapmaları gerektiğini düşünmekteyim. Ancak tüm haksızlıklar karşısında durduğumuzda var olabileceğiz.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul